Muhabbetin ortasında bana blogumdan bahsetti. Girip 3 sene önce yazdığım yazıları okuyup hadi bir kere daha yazayım dedim.
Kardeşimin dikkat eksikliğinden bahsettiğimiz fonda, eski yazılara göz atarken o anki ruh halim aklıma geldi. Daha sonrasında o durumlardan askerliğe giderek sıyrılıp sonrasında babamın yanına gebzeye döndüm. Bunları yazmamın sebebi bir önceki yazımın nerede olduğunu mutlaka yaz telkinleri idi. Şu an hala gebzede 3 seneyi devirmiş bir hal içerisinde gece paket servis atmaya hazırlanıyorum. (dinamik oto 13 dürüm 2.5 lt kola 1 lt kola 220 tl )
işler ilk geldiğimde baya iyi idi. ailecek hep birlikte çalışarak işi yüksek yerlere çıkardık. ama doların yükselmesi maliyet artışları dönerin kapanması ve işçi uyumsuzlukları bizi geriye itti. yinede bugün kötü durumda sayılmayız ama o şevk ilk geldiğim günkü gibi mi. sanmıyorum.
şimdilik bu kadar belki bir üç sene sonra görüşmek üzre
Aaa yine mi bu uşak!
Alabildiğine hırpani alabildiğine efkari...
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
17 Nisan 2019 Çarşamba
30 Temmuz 2016 Cumartesi
NE BAŞLIK KOYACAĞIM BİLMİYORUM
Ne yazacağım bilmiyorum
Ne konuşacağım bilmiyorum
Dışarıda temmuzun ortasında tutturan bir yaz yağmuru var. şimdi belki bu yazdığım şeyler şimdiki ruh halime göre nabıyom lan ben havasında olabilir ama ileri de okuyunca eyi ki yazmışsın la kerata diyeceğim kendi kendime.
darbe olayından 15 sonrasına tekabul eden bu günde vadi biraz daha hareketlenmeye başladı ama istediğimiz seviyeye gelmedi. buranın can damarı olan turizm etkilenince tabi halde biz de etkileniyoruz.
Sümelanın kapalı olması darbe ve üstüne de gelen terör olayları bizi bu sene artık ne zaman öleceğiz durumuna getirdi. bu halimizi dayak yemiş yerde yatan bir insana benzetiyorum. gelen bir tekme vuruyor giden bir tekme. acaba son can boğazdan ne zaman çıkacak. inşallah düzelir ve biz de o günleri görebiliriz.
Ne konuşacağım bilmiyorum
Dışarıda temmuzun ortasında tutturan bir yaz yağmuru var. şimdi belki bu yazdığım şeyler şimdiki ruh halime göre nabıyom lan ben havasında olabilir ama ileri de okuyunca eyi ki yazmışsın la kerata diyeceğim kendi kendime.
darbe olayından 15 sonrasına tekabul eden bu günde vadi biraz daha hareketlenmeye başladı ama istediğimiz seviyeye gelmedi. buranın can damarı olan turizm etkilenince tabi halde biz de etkileniyoruz.
Sümelanın kapalı olması darbe ve üstüne de gelen terör olayları bizi bu sene artık ne zaman öleceğiz durumuna getirdi. bu halimizi dayak yemiş yerde yatan bir insana benzetiyorum. gelen bir tekme vuruyor giden bir tekme. acaba son can boğazdan ne zaman çıkacak. inşallah düzelir ve biz de o günleri görebiliriz.
29 Temmuz 2016 Cuma
SELAMIN ALEYKÜM 2016 TEMMUZ
Üç yıl sonra bu bloga yazmak bir anlık gaza gelmek mi desek yoksa yazma hissiyatını her zaman aklımın bir yerlerinde saklanması mı desek bilemiyorum. Netice de bugün tekrardan buraya yazmak; birazcık geçen üç seneyi anlatmak biraz içimi dökmek birazda ileri ki seneler de yazdığım bu yazıda ki imla hatalarını bulmak adına bana eğlenceli olur gibi geldi aklıma.
Üç sene de hayatımda neler oldu;
* Valla üniversiteyi bitirdik. şimdi köyde dedemin yanında burada bir lokantayı işletiyoruz. 30 sene istanbulda ankarada çalışıp zaten buraya döneceğime burada otuz sene kalır diğer yıllarıda heybemde tutarım diye dündüm ve şimdi köydeyim.( artık bilmem kaç sene sonra ömer bu yazıyı okursan nerde olduğunu bu satırların sonuna eklersin)
* 3 sene rakamsal olarak yaş artıyor ama önemli olan beden yaşlanmasının dışında da fikir olgunlaşması. kendi açımdan fikirlerim düşüncelerim aynı sayıyor gibi. ister özeleştiri deyin ister vizyonsuzluk ama kendimi hangi konuda geliştirdim diye kendime sorunca aldığım cevaplar hep ''yaşın büyüdü e olacak tabi'' oluyor.
* üç sene de hayatıma başka değişiklik katan bir nokta ise çektiğim videolar vine da 20000 küsür takipçiye ulaşmam face de canlı yayınlar yapmam sonucunda farketmeden bir bir tanıma kitlesine ulaştım. Çarşamba günü maçka ufak bir işim vardı. sokakta yürürken beni tanıyan bir uşağın heyecandan konuşaması beni de heyecanlandırdı. ikimiz de konuşamadık. sonunda anlamsız bir şekilde selamlaşıp yolumuza devam ettik.(:
yaşamın bütün evreleri güzeldir. her yaşın kendine göre güzellikleri vardır ama bu aralar en çok korktuğum şey ; acaba hayatımın en sıkıcı anları en güzel gençlik dönemimemi geldi diye düşünmedende edemiyorum. inşallah sonraki seneler bu zamanlarımı aratmaz. (temmuz 2016)
Üç sene de hayatımda neler oldu;
* Valla üniversiteyi bitirdik. şimdi köyde dedemin yanında burada bir lokantayı işletiyoruz. 30 sene istanbulda ankarada çalışıp zaten buraya döneceğime burada otuz sene kalır diğer yıllarıda heybemde tutarım diye dündüm ve şimdi köydeyim.( artık bilmem kaç sene sonra ömer bu yazıyı okursan nerde olduğunu bu satırların sonuna eklersin)
* 3 sene rakamsal olarak yaş artıyor ama önemli olan beden yaşlanmasının dışında da fikir olgunlaşması. kendi açımdan fikirlerim düşüncelerim aynı sayıyor gibi. ister özeleştiri deyin ister vizyonsuzluk ama kendimi hangi konuda geliştirdim diye kendime sorunca aldığım cevaplar hep ''yaşın büyüdü e olacak tabi'' oluyor.
* üç sene de hayatıma başka değişiklik katan bir nokta ise çektiğim videolar vine da 20000 küsür takipçiye ulaşmam face de canlı yayınlar yapmam sonucunda farketmeden bir bir tanıma kitlesine ulaştım. Çarşamba günü maçka ufak bir işim vardı. sokakta yürürken beni tanıyan bir uşağın heyecandan konuşaması beni de heyecanlandırdı. ikimiz de konuşamadık. sonunda anlamsız bir şekilde selamlaşıp yolumuza devam ettik.(:
yaşamın bütün evreleri güzeldir. her yaşın kendine göre güzellikleri vardır ama bu aralar en çok korktuğum şey ; acaba hayatımın en sıkıcı anları en güzel gençlik dönemimemi geldi diye düşünmedende edemiyorum. inşallah sonraki seneler bu zamanlarımı aratmaz. (temmuz 2016)
13 Nisan 2013 Cumartesi
SAHİ RİSK NEYDİ LA ?
(tikkat tikkat biraz + 18 olmuştur. Şimdiden keyifli okumalar)
Anlatılan bir olayın kulaktan kulağa, kişiden kişiye geçerken uğradığı değişim. Bazen ilk anlatılan hikaye döne dolaşa ilk anlatılanın kulağına gelir ama ilk anlatanın anlattığıyla zerre kadar alakası kalmamıştır ve ilk anlatan bunun kendi anlattığı hikaye olduğunu anlayamaz bile.
İlk duyulan hikaye;
x - baba bizim üniversitede bir hoca sınavda sormuş..''risk nedir?'' öğrencinin biride sınav kağıdına yazmış..''risk budur'' o kadar. Kağıda başka bir şey yazmamış. Hoca öğrenciye 100 vermiş.
y - Hadi be! olaya bak.
Sonra hikayeyi dinleyen şahıs hikayeyi başka birine anlatır:
y - Olum bizim üniversitede hocanın biri sormuş. ''risk nedir?'' öğrencilerden biride cevap kağıdına yazmış..''riskin mına koyim sana bişi olmasın'' hoca çocuğa 100 vermiş.
z- yuhhh lan!
Ordanda başka birine:
z - hoca demiş ki risk nedir? Çocukta kalmış ayağa hocaya bi nah çekmiş ve al sana risk.. risk budur demiş. çocuk sınavdan 100 almış ama okuldan atılmış. Şimdi kaportacılık yapıyomuş..
k- vay mına koyim yaa!
Aynı sirkülasyonla devam eder hikaye:
k- Hoca çocuğa demiş ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa indirmiş donu. Cukkayı göstermiş hocaya ve demiş ki ''risk budur''. hocada çocuğa onun her yeri risk olsa ne olur lan. O kimse için risk teşkil etmez, merak etme sen demiş. Sonrasında çocuk depresyona girip intihar etmiş.
t - ohaaa!
...
t - hoca demiş ki ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa, donu indirmiş ve demiş ki ''risk budur? Bu riski alıyorum. çakmak isteyen gelip çaksın''..Sonrasında hoca ile çocuk hollanda'ya gidip orda eşcinsel evliliği yapmışlar. Çocuğa tübitak'tan çalışma teklifi gelmiş ama çocuk kabul etmemiş. Hollanda 'da yaşıyorlarmış şimdi.
x- hastir lan. olaya bak. Bende sana bi hikaye anlatıcaktım ama bunun yanında tırıs kaldı bendeki.
t- neydi lan senin ki merak ettim anlatsana.
x - hoca sormuş risk nedir. Çocukta kağıda risk budur yazmış 100 almış.
t - ee?? sonra ne olmuş?
x - sonrası yok olum. bu kadar olay.
t - E bu mu yani olay. Neresi olay olum bunun. Hayret bişi ya.
İşte bu şekilde değişir gider olaylar, hikayeler, anılar, yaşananlar ve yaşatılanlar. bu yüzden nerde yaşanıyor ve yaşatılıyorsa...
(TEŞEKKÜRLER DEATLY)
Anlatılan bir olayın kulaktan kulağa, kişiden kişiye geçerken uğradığı değişim. Bazen ilk anlatılan hikaye döne dolaşa ilk anlatılanın kulağına gelir ama ilk anlatanın anlattığıyla zerre kadar alakası kalmamıştır ve ilk anlatan bunun kendi anlattığı hikaye olduğunu anlayamaz bile.
İlk duyulan hikaye;
x - baba bizim üniversitede bir hoca sınavda sormuş..''risk nedir?'' öğrencinin biride sınav kağıdına yazmış..''risk budur'' o kadar. Kağıda başka bir şey yazmamış. Hoca öğrenciye 100 vermiş.
y - Hadi be! olaya bak.
Sonra hikayeyi dinleyen şahıs hikayeyi başka birine anlatır:
y - Olum bizim üniversitede hocanın biri sormuş. ''risk nedir?'' öğrencilerden biride cevap kağıdına yazmış..''riskin mına koyim sana bişi olmasın'' hoca çocuğa 100 vermiş.
z- yuhhh lan!
Ordanda başka birine:
z - hoca demiş ki risk nedir? Çocukta kalmış ayağa hocaya bi nah çekmiş ve al sana risk.. risk budur demiş. çocuk sınavdan 100 almış ama okuldan atılmış. Şimdi kaportacılık yapıyomuş..
k- vay mına koyim yaa!
Aynı sirkülasyonla devam eder hikaye:
k- Hoca çocuğa demiş ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa indirmiş donu. Cukkayı göstermiş hocaya ve demiş ki ''risk budur''. hocada çocuğa onun her yeri risk olsa ne olur lan. O kimse için risk teşkil etmez, merak etme sen demiş. Sonrasında çocuk depresyona girip intihar etmiş.
t - ohaaa!
...
t - hoca demiş ki ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa, donu indirmiş ve demiş ki ''risk budur? Bu riski alıyorum. çakmak isteyen gelip çaksın''..Sonrasında hoca ile çocuk hollanda'ya gidip orda eşcinsel evliliği yapmışlar. Çocuğa tübitak'tan çalışma teklifi gelmiş ama çocuk kabul etmemiş. Hollanda 'da yaşıyorlarmış şimdi.
x- hastir lan. olaya bak. Bende sana bi hikaye anlatıcaktım ama bunun yanında tırıs kaldı bendeki.
t- neydi lan senin ki merak ettim anlatsana.
x - hoca sormuş risk nedir. Çocukta kağıda risk budur yazmış 100 almış.
t - ee?? sonra ne olmuş?
x - sonrası yok olum. bu kadar olay.
t - E bu mu yani olay. Neresi olay olum bunun. Hayret bişi ya.
İşte bu şekilde değişir gider olaylar, hikayeler, anılar, yaşananlar ve yaşatılanlar. bu yüzden nerde yaşanıyor ve yaşatılıyorsa...
(TEŞEKKÜRLER DEATLY)
19 Kasım 2012 Pazartesi
ÖLÜ ÇOCUKLAR GÜLÜMSEYEMEZ
*Televizyon dizilerinde eşcinselliği komedi unsuru olarak gösterdiniz , bizlerden homofobik olmamamızı bekleyemezsiniz.
*Her reklamda kadın vücudunu kullandınız , bizden kadını metalaştırmamamızı bekleyemezseniz.
*Bize savaşlarda ölenleri insan olarak değil; sayı, istatistik veya şehit olarak gösterdiniz , bizden DURU sevgi saygıyı bekleyemezsiniz.
*Geçmişteki muhteşem ülkemizin muhteşemlik sebebi olarak beynimize derslerde savaşları pompaladınız , bizden şiddet karşıtı olmamızı bekleyemezsiniz.
*Kendi okullarınızda beynimize islam'ı bir din olarak değil de tek doğru olarak öğrettiniz , bizden başka dinlere saygı bekleyemezsiniz.
*Bizlere aşkı ve seksi tabu olarak sundunuz , tanıdığımız her dişiyi zihnimizdeki kerhanelerimize hapsedip bilincimizde defalarca becerip dışarıda elele gezen çiftlere saygısızlığımıza şaşırmamalısınız.
*Bize meslekleri sadece para kazanma aracı olarak sundunuz , dürüst ve namuslu işler yapmamızı bekleyemezsiniz.
*Ödev olarak kısıtlı sürede zorla Osmanlı-Türk edebiyatı okutup kendi istediğiniz fikirleri bulmamızı emrettiniz , bizden kitap okumamızı bekleyemezsiniz ya da PuCCa, Pink Freud gibi embesilleri okursak bizi yadırgayamazsınız.
*Tecavüze uğrayan kadınları dışlayıp devlet eliyle işletilen kerhanelerde terlediniz, bizden kaliteli bir ahlak anlayışı bekleyemezsiniz.
*Bizleri Türk, ingiliz, Alman, Ermeni, Arap diye ayırdınız, faşist olmamız bizim suçumuz değil.
*Her zaman kendi güzellik anlayışınızı dayattınız, zayıflamak için bir bok yemiyorsak, hayvanlar üzerinde test edilen kimyasalları sürmeden yaşayamıyorsak kızmayın bize.
*Resim-müzik derslerini sadece zaman geçsin diye isteksiz hocalar tarafından verdiniz, bizden sanat adına bir bok istemeyin.
*Bizlere geçmişte yaşamış bazı insanları put olarak sundunuz, yasalarınızla onları korudunuz, özgür düşünmemizi ne yüzle isteyebiliyorsunuz?
*Para kazanmayı yegane amacımız bellettiniz bize, para sahibi olmayı iyi bir şey olarak gösterdiniz, fakire saygı falan duyamayız biz!
*Hayvanların bizim yaşamamız için gereken doğal bir kaynaktan başka bir şey olmadığına inandırdınız bizi, kedilere tekmelersem kızmayın bana.
*Kötülüğü yasakladınız ve bizi iyi olmamız için zorladınız, eğer bu kadar kötü insan çıkmışsa ortaya baskıcılığınıza teşekkür edin.
*Kendi leş düşünce yapılarınızı birleştirip bizim gibi bir nesil yarattınız. Bizler kanlı canlı insanlar değil sizin ölü zihniyetinizin cesetleriyiz. Sizler ölü bebekler doğurdunuz. Bizden mutlu olmamızı beklemeyin çünkü ÖLÜ ÇOCUKLAR GÜLÜMSEYEMEZ!
28 Ekim 2012 Pazar
FORZA ADRENALİN
* ara sıra cumaya gidip vaaz veren hocanın gözüne lazer tutarım.
* ara sıra kaynar çayı pipetle içerim.
* ara sıra evde su varken teyemmüm alıp namaz kılıyorum.
* ara sıra gecenin karanlığında, ışıkları açmadan, ayakkabılarımın bağı çözük bir şekilde bodrum kata kadar süratli bir şekilde inerim
* ara sıra bakkala gider buz parmak alırım. hepsini ağzıma sokar içimden 30 a kadar sayarım. sonrası kıvranmalar yerlerde yuvarlanmalar falan filan.
* ara sıra evden çıkarken cüzdanımda ne kadar para olduğuna bakmaz, restoranta gidip fiyatlara bakmadan yemek yerim.
* ara sıra hayvanat bahçesine gider, zürâfalara doğru ''sizden büyük allah var laaaaan!'' diye bağırır hızlı adımlarla uzaklaşırım.
* cebimde mutlaka bir adet şırınga, lastik ve ufak bir pakette un bulundururum.
* ara sıra çöle gider kum fırtınasından hemen önce lenslerimi takar gözlerimi fırtınaya doğru açarım.
* ara sıra tüle konmuş kara sineğe sinsice yaklaşıp tek hamlede burnuma çekerim.
* ara sıra boğaz köprüsüne çıkar haberciler geldikten sonra iner sigaramı yakar eve giderim.
* ara sıra hapşırmak üzereyken ağzımın içine dik bir şekilde dikiş iğnesi koyarım. ( şu ana hannibal a benziyorum.)
* ara sıra yol kenarındaki travestilerin yanına gidip, kamışa su yürüyo mu lan ehehe diye dalga geçerim. yüzüme sıkılan biber spreyini ağzımda biriktirerek geri tükürüp kaçarım.
* ara sıra buz tutmuş göllerin üstünde çivili kramponlarımla koşarım.
* ara sıra halka açık yerlerde pantolonumun fermuarı açık dolaşırım. gelen gülücüklerle kendimi bir jön zannederim.
* ara sıra cep telefonumun zil sesini kilise müziği yapar, cuma namazlarında sesi açık bırakırım.
* balık yedikten sonra 2 kova yoğurt yemişliğim vardır.
* polis arabası gördüğüm anda depara kalkarım, bir apartmanın merdiven boşluğuna saklanırım.
* ara sıra asansöre bindiğimde iki katın arasındayken asansörü durdururum, içerde hava kalmayıncaya kadar sessiz sessiz otururum.
* köpekleri sevme şeklim elimi ağızlarına sokup taşaklarını sıkmaktan ibarettir.
* terlediğim zamanlar buzlu su içerim.
* ara sıra metroda sarı çizgileri geçerim.
* sınav sırasında cebimde hiç birşey olmadığı halde elimi cebime sokarak etrafı süzerim sonra yavaş yavaş elimi çıkarırım ve avucuma bakarım sonra elimi tekrar cebime sokarım.
* her gün 3-4 saat flash tv izlerim. yaşlandırma tekniğiyle alakalı bilgiler edinirim.
* ara sıra polis babamın silahını alıp, emniyetini açarım ve namluyu ağzıma sokup tetiği okşarım. ölümle aramda iki santim kalır.
* en soğuk havalarda çıplak ayaklarla betona basarım.
* her sabah uyanır uyanmaz yastığı kafama bastırıp birinin o sırada beni boğduğunu hayal ederim gözlerim kararmaya başladığı anda bırakırım.
* geceleri destur demeden çimenlere işerim ve cinlere küfrederim, eve gelip yatağımın altına ekmek kırıntıları dökerim öyle uyurum.
24 Ekim 2012 Çarşamba
EN MÜKEMMEL ÜÇ MODERN DANS GÖSTERİSİ
Müzik eşliğinde akılalmaz hareketler, müzikle harika uyumlar, yaratıcılıklar... Ardından ''ulan keşke bende böyle dans edebilsem'' diye iç geçirmeler. Kalkıp dans etme isteği ve bunu harekete dökmeler, sonrasında arkadaşlarına rezil olmalar, ama umursamamalar, evde tek kalınca aynanın karşısına geçip kopmalar...
Herkez eminim hayatında bir kere de olsa yaşamıştır bunları. İnternet alemlerinde pek modadır dansetmek. Eğer böyle iyi bir yeteneğiniz varsa cidden çok kolay popüler olabiliyorsunuz. (bakınız; yetenek sizsiniz Nurullah) Salakça hareketlere sempatikliğinizi katıpta bir anda kedinizi vitrinde de bulabiliyorsunuz. Ama dansın azzayip bir yetenek ve özgüven istediğini kimse inkar edemez.
Dansları şeçerken en başta özgün olma ve harekete geçirme ilkelerini ele aldım. Yoksa rahmetli maykıl ve onun manyak tıpa tıp aynısı taklitçileri listeyi silip süpürürdü. O yüzden rahmetliyi ayrı tutuyorum. adam dans ekolünü baştan değiştirdi lan. Toprağı bol olsun. Harekete geçirmekten kastım da yani dansı izledikten sonra ilk paragrafta bahsettiğim durumları yaşamak.
Lafı fazla uzatmayacağım.bana göre internet alemlerindeki en mükemmel üç dansı derledim. harika bir 20 dakika sizleri bekliyor. İyi seyirler;
1- Veee geldik birinciye. Cidden fazla yoruma gerek yok. Dünyaya müzikle birleşmeyi bu kadar iyi sağlayan ikinci bir dansçı gelmemiştir benim gözümde. Videoyu izledikten sonra o dansı ateistler bile açıklayamaz.
Not; Bu tür danslara ve bu adamın daha fazla dansına ulaşmak isterseniz youtube arama ikonuna ''dubstep'' yazın.
Bonuslar;
*Bizdeki ilk yetenek sizsiniz yarışmasını kazanan ''bilal ve uğur'' ikilisinin danslarının orjinali;
* Ulan maykıl Ceksın dansı vermeyeceğim dedim de bu dansta verilmeden olmaz ki. liste eksik, mahçup, bi kanara atılmış, mahzun, hırpalanmış, hor görülmüş kalır... ağlar abisi;
*Burada ise sahne kareografisi mükemmel kullanılmış. Böyle danslar nadir yapılıyor.
Herkez eminim hayatında bir kere de olsa yaşamıştır bunları. İnternet alemlerinde pek modadır dansetmek. Eğer böyle iyi bir yeteneğiniz varsa cidden çok kolay popüler olabiliyorsunuz. (bakınız; yetenek sizsiniz Nurullah) Salakça hareketlere sempatikliğinizi katıpta bir anda kedinizi vitrinde de bulabiliyorsunuz. Ama dansın azzayip bir yetenek ve özgüven istediğini kimse inkar edemez.
Dansları şeçerken en başta özgün olma ve harekete geçirme ilkelerini ele aldım. Yoksa rahmetli maykıl ve onun manyak tıpa tıp aynısı taklitçileri listeyi silip süpürürdü. O yüzden rahmetliyi ayrı tutuyorum. adam dans ekolünü baştan değiştirdi lan. Toprağı bol olsun. Harekete geçirmekten kastım da yani dansı izledikten sonra ilk paragrafta bahsettiğim durumları yaşamak.
Lafı fazla uzatmayacağım.bana göre internet alemlerindeki en mükemmel üç dansı derledim. harika bir 20 dakika sizleri bekliyor. İyi seyirler;
3) Bu dansımız ''the inbetweeners'' dizisinden. Sezon boyunca yaptığı idiot rolüyle dizide ki en sönük karakterlerden olan Neil (videoda öndeki uzun beyazlı çocuk) sonra birden bire bu mükemmel dansı yaparak popüler oluyor. İzleyenler bilir herkes onu bu dansı ile hatırlıyor. Ve gerçekten izlenmeye değer harika bir performans. sonrasında rol gereği salak hareketlere gitsede bu onun yeteneğini ve dansının güzelliği gölgeleyemez. İşte karşınızda Neil.
2) İkinci videomuz ise yabancı ülkelerde yapılan bir yetenek yarışmasından. Yabancı ülkelerdeki yetenek yarışmalarından cidden çok güzel danslar çıkıyor (onları en son bonus olarak vereceğim). Adamlara da hak verememek elde değil. Çünkü yaklaşık 50 senedir bu ekolden geliyorlar. Biz de ise modern dans bizim nesilden başlıyorkene onların babaları dedeleri taa ne zamandan bu işi yapıyorlardı. Yanı dış mihraplar çoktan bu hareketlere dedelerinden babalarında aşina olmuşken bizim nesil, bu hareketleri yaparken babasının; 'ne ecnebi müzikleri dinliyon olum'' , ''o yaptığın hareketleri bizim danalarda yapıyor.' tipinde tepiklerine maruz kalıyordu. Neyse sıradaki dans gösterimize gelirsek .İlk izlediğimde yok artık demiştim bu dans için. İnsanoğlu kontrolden çıkınca neler yapabiliyormuş. Boş bırakırsan eline bir iş bağlamazsan böyle olur işte. Sonra versin kendini dansa falan. Ulan adam iki dakika daha dans etse kendini kendine düğümlerdi şerefsizim. (Dans 1.00 dan sonra başlıyor)
1- Veee geldik birinciye. Cidden fazla yoruma gerek yok. Dünyaya müzikle birleşmeyi bu kadar iyi sağlayan ikinci bir dansçı gelmemiştir benim gözümde. Videoyu izledikten sonra o dansı ateistler bile açıklayamaz.
Bonuslar;
*Bizdeki ilk yetenek sizsiniz yarışmasını kazanan ''bilal ve uğur'' ikilisinin danslarının orjinali;
* Ulan maykıl Ceksın dansı vermeyeceğim dedim de bu dansta verilmeden olmaz ki. liste eksik, mahçup, bi kanara atılmış, mahzun, hırpalanmış, hor görülmüş kalır... ağlar abisi;
*Burada ise sahne kareografisi mükemmel kullanılmış. Böyle danslar nadir yapılıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)